Varlık Vergisi ve Azınlıklar
(22 Eylül 2007 Cumartesi)
Hüseyin Perviz PUR-Eren Yayıncılık
1942 Varlık Vergisi" türündeki vergiler olağanüstü hallerde alınan bir vergi türüdür. Batı ülkelerinde 19. yüzyıldan beri uygulanmakta olan "Servet (Varlık) Vergisi" ile de hiçbir bilimsel benzerliği yoktur. Genelde savaşlarda savunma harcamaları için alınmıştır.
Ülkemizde uygulanan emlak vergisi ve taşıt vergileri servet vergisi kapsamına girer. Batının "servet vergisi" taşınır ve taşınmaz malların toplamından alınan vergidir. Vergi literatüründe bu vergilere "servet vergileri" denir. Servet ile varlık kelimelerinin anlamı aynıdır.
1942 Varlık Vergisini, bazı müellifler "Osmanlı Devleti’nin çağdışı vergilerinden de beter" olarak yorumlamışlardı. Osmanlı Devleti’nde altıyüz otuz yıl uygulanan, mükelleflerce benimsenmiş şer’i vergileri vardı. Bu vergilerin hiçbiri servet üzerinden alınmıyordu. Aşar vergisi ve ağnam vergileri gelirden mal olarak alınır, cizye (baş) vergisi ise götürü olarak önceden belirlenen bir bedel olarak nakden tahsil edilirdi.
"1942 Varlık Vergisi"ne benzer bir uygulama, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik, mali ve idari yapılarında hiçbir zaman yer almamıştı. Özellikle Kurtuluş Savaşı’nı cebindeki son maaşı ile başlatan ve maddi kaynağa en fazla ihtiyacı olan Mustafa Kemal Paşa, vergiye ve mükelleflere daima hassas davranmıştı. Özellikle, Kurtuluş Savaşı’ndaki harcamaları karşılamak amacıyla vergi kanunlarının Kurucu Meclis’in onayını alarak uygulaması, gelecekte oluşacak yönetimin demokratik modelini belirlemişti.
Öyleyse 1942 yılında vergi kurallarına uymayan böyle bir haraç almak fikri nasıl ortaya atıldı? Bunun aydınlatılması ve cevabının bulunmasında teori ve uygulamacılar tarafından araştırmalar yapılmıştır.
Sonuç olarak karaborsa vurguncularını cezalandırmak maksadı ile vergi alındığı kanaatine varıldı. Acaba bu kanaat yeterli cevap olabilir mi? Başka nedenler aranınca; azınlıklara yapılan ırkçı baskıların cumhuriyet kurulana dek hayatı savaşta, barış sürecinde ise tarımda geçen Türklerin, ticaret ve sanayi sektöründe ekonomik ortaklığa girmesine olanak tanıması için mi idi? Veya her iki nedeni birbirine ekleyerek yapılan uygulama mı idi?
1942 Varlık Vergisi" türündeki vergiler olağanüstü hallerde alınan bir vergi türüdür. Batı ülkelerinde 19. yüzyıldan beri uygulanmakta olan "Servet (Varlık) Vergisi" ile de hiçbir bilimsel benzerliği yoktur. Genelde savaşlarda savunma harcamaları için alınmıştır.
Ülkemizde uygulanan emlak vergisi ve taşıt vergileri servet vergisi kapsamına girer. Batının "servet vergisi" taşınır ve taşınmaz malların toplamından alınan vergidir. Vergi literatüründe bu vergilere "servet vergileri" denir. Servet ile varlık kelimelerinin anlamı aynıdır.
1942 Varlık Vergisini, bazı müellifler "Osmanlı Devleti’nin çağdışı vergilerinden de beter" olarak yorumlamışlardı. Osmanlı Devleti’nde altıyüz otuz yıl uygulanan, mükelleflerce benimsenmiş şer’i vergileri vardı. Bu vergilerin hiçbiri servet üzerinden alınmıyordu. Aşar vergisi ve ağnam vergileri gelirden mal olarak alınır, cizye (baş) vergisi ise götürü olarak önceden belirlenen bir bedel olarak nakden tahsil edilirdi.
"1942 Varlık Vergisi"ne benzer bir uygulama, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik, mali ve idari yapılarında hiçbir zaman yer almamıştı. Özellikle Kurtuluş Savaşı’nı cebindeki son maaşı ile başlatan ve maddi kaynağa en fazla ihtiyacı olan Mustafa Kemal Paşa, vergiye ve mükelleflere daima hassas davranmıştı. Özellikle, Kurtuluş Savaşı’ndaki harcamaları karşılamak amacıyla vergi kanunlarının Kurucu Meclis’in onayını alarak uygulaması, gelecekte oluşacak yönetimin demokratik modelini belirlemişti.
Öyleyse 1942 yılında vergi kurallarına uymayan böyle bir haraç almak fikri nasıl ortaya atıldı? Bunun aydınlatılması ve cevabının bulunmasında teori ve uygulamacılar tarafından araştırmalar yapılmıştır.
Sonuç olarak karaborsa vurguncularını cezalandırmak maksadı ile vergi alındığı kanaatine varıldı. Acaba bu kanaat yeterli cevap olabilir mi? Başka nedenler aranınca; azınlıklara yapılan ırkçı baskıların cumhuriyet kurulana dek hayatı savaşta, barış sürecinde ise tarımda geçen Türklerin, ticaret ve sanayi sektöründe ekonomik ortaklığa girmesine olanak tanıması için mi idi? Veya her iki nedeni birbirine ekleyerek yapılan uygulama mı idi?
Kitap Yurdu'nda
Posted in Etiketler: Cumhuriyet Tarihi, Eren Yayıncılık, Hüseyin Perviz PUR, Osmanlı İmparatorluğu
0 yorum:
Yorum Gönder