Tarih Online

Ermeni Sorunu: Temel Bilgi ve Belgeler

(5 Kasım 2007 Pazartesi)


-
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Ömer Engin Lütem tarafından derlenerek yayımlanan “Ermeni Sorunu: Temel Bilgi ve Belgeler” başlıklı kitap sorunun tüm yönlerini ele almakta ve Ermeni sorununu incelemek isteyenler için temel bir referans kaynağı oluşturmaktadır.Kitap Ermeni sorununun tarihsel, uluslararası ilişkiler, uluslararası hukuk, psikolojik ve sosyolojik boyutlarını inceleyerek, konuya disiplinler arası bir yaklaşım getirmekte ve bu nedenle alanında bir ilki oluşturmaktadır.

Eserdeki tüm makaleler Ermeni sorunu konusunda alanında deneyimli yazarlar tarafından kaleme alınmıştır. Bu yazarlar arasında ünlü tarihçi Justin McCarthy, Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Emekli Büyükelçi Ömer Engin Lütem, Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan, ASAM Uluslararası Hukuk Danışmanı Doç. Dr. Sadi Çaycı, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Araştırma Görevlisi M. Serdar Palabıyık, Siyaset Psikolojisi Uzmanı F. Sevinç Göral Alkan ile Doç. Dr. Erol Gökabulunmaktadır.

“Ermeni Sorununun Tarihsel Boyutu” başlıklı birinci bölümde altı adet makale bulunmaktadır. M. Serdar Palabıyık’ın kaleme almış olduğu “Ermeni Sorununa Giriş: Başlangıçtan Lozan Antlaşması’na Kadar” başlıklı ilk makalede Ermeni sorununun tarihsel arka planından hareketle Ermeni tarihinin ana hatları, Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki durumu ve Ermeni tehciri konularında bilgi verilmektedir. “Lozan Barış Antlaşması ve Ermeni Sorunu” başlığını taşıyan diğer makalede E. Büyükelçi Gündüz Aktan, Ermeni sorununun Lozan Barış Antlaşması öncesinde gerçekleştirilen Gümrü, Moskova ve Kars Antlaşmalarıyla hukuki olarak çözümlendiğini belirtmektedir.

E. Büyükelçi Ömer Engin Lütem’in hazırladığı “Lozan’dan Sonra Ermeni Sorunu” başlıklı makale özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında Ermeniler ve Ermenistan’ın durumu, Türk diplomatlarını hedef alan Ermeni terörü, Ermenilerin toprak ve tazminat talepleri ile Ermeni propagandasını ele almaktadır. Yine bu bölümde yer alan “İlgili Okumalar” başlığı altında, ünlü tarihçi Justin McCarthy’nin “Bırakınız Tarihçiler Karar Versin” ve “Ermeni İsyanları ve Osmanlılar” başlıklı iki ayrı makalesi bulunmaktadır.

“Ermeni Sorununun Uluslararası İlişkiler Boyutu” başlıklı ikinci bölümde E. Büyükelçi Ömer Engin Lütem tarafından kaleme alınan “Günümüzde Ermeni Sorunu” ile “Ermeni Sorununun Olası Gelişmeleri” başlıklı iki adet makale bulunmaktadır. İlk makalede Ermeni soykırımı iddialarını tanıyan Avrupa Parlamentosu’nun ve bazı ülkelerin ulusal parlamentolarının kararları incelenmiş ve söz konusu ülkelerin bu kararları alma nedenleri üzerinde durulmuştur. İkinci makalede ise Ermeni sorunu konusunda önümüzdeki dönemde ne gibi gelişmeler olabileceği hususu değerlendirilmiştir.

Üçüncü bölümde “Ermeni Sorunu’nun Hukuksal Boyutu” adı altında E. Büyükelçi Gündüz Aktan tarafından hazırlanan “Devletler Hukukuna Göre Ermeni Sorunu” ve Doç. Dr. Sadi Çaycı’nın kaleme almış olduğu “Uluslararası Hukuk Açısından Ermeni Sorunu ve 1915 Olayları” konulu iki makaleye yer verilmektedir.

Konunun psikolojik boyutunun incelendiği dördüncü bölümde Doç. Dr. Erol Göka’nın “Ermeni Sorununun (Gözden Kaçan) Psikolojik Boyutu” ile Klinik Psikolog F. Sevinç Göral Alkan’ın “Türk-Ermeni Meselesi: Mağduriyet Psikolojisi ve Büyük Grup Kimliğinin Etkisi” başlıklı iki yazı yer almaktadır.

Kitabın son bölümünde ise yine E. Büyükelçi Ömer Engin Lütem tarafından hazırlanan ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Karabağ sorunu konusundaki kararları ile Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi’nin ve İslam Konferansı Örgütü’nün bu konudaki son kararlarını değerlendiren “Karabağ Sorunu” başlıklı bir yazı bulunmaktadır.

Ekler bölümünde ise Ermeni soykırım iddialarını kabul eden bazı ülkelerin parlamento kararları ve orijinal metinleri, ayrıca aynı konuda karar alan eyalet ve şehir meclislerinin listeleri okuyucuların hizmetine sunulmuştur.

1915 olaylarının doğru bir şekilde anlaşılması için sorunun temelini oluşturan bazı tarihî olayların belgeleriyle birlikte incelenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, söz konusu eser okuyuculara parlamento kararlarının orijinallerini sunarak büyük kolaylık sağlamaktadır.



Posted in Etiketler: , , , , , , 0 yorum

/-
25 Nisan 1915 tarihinde İtilaf Devletleri’nin Çanakkale’ye çıkarma yaptıkları yerlerden biri olan Anadolu Yarımadası’ndaki Kumkale, bugün Çanakkale Savaşları’nın unutulmuş bir alanıdır; oysa burası, Türk ve Alman rütbelilerinin riski yüksek olarak değerlendirdikleri bir bölgedir. Hatta burada, Gelibolu Yarımadası’na nispeten daha fazla kuvvet bulundurularak olası çıkarmaya karşı savunma düzeni alınmıştır. Fransız birlikleri Kumkale’ye çıkıp gerilerde kümelenmiş Osmanlı birlikleri ile karşılaştıklarından, Kumkale’nin kolayca elden çıkmayacağını anlamışlardır. İki gün boyunca süren çetin çarpışmalar neticesinde, Fransızlar burada tutunamamış, apar topar tahliye edilerek Seddülbahir bölgesine alınmışlardır. Fakat akıllarda halen şu soru vardır:

Acaba, Kumkale çıkarması sadece bir gösteri harekatı mıydı?

Çanakkale Savaları’nın ilginç bir yönünü teşkil eden Kumkale Savaşı, bir bütünün parçası olarak görülse de içerisinde barındırdığı çelişkiler, yaşanan olaylar ve sonuçları bakımından İtilaf Devletleri’nin Çanakkale serüveninin özeti niteliğindedir.


Kitap Yurdu'nda

Posted in Etiketler: , , , , , , 0 yorum

Necip Fazıl Kısakürek, 1969 yılında yazdığı bir yazıda " Arsadaki odun yığınının gizli bir köşesinde tek bir kıvılcım noktasıyız biz!” demiş ve şöyle sürdürmüştü sözlerini: Odunların üstüne, yıllar ve asırlardır yağmadık yağmur, düşmedik kar kalmadı. Onları küf basmış, pas yutmuş, rutubet bürümüş; üstelik Garp dünyasının bütün kanalizasyonları bu odunların üzerine akmıştır. İşte arsadaki böyle bir odun yığınının gizli bir köşesinde tek bir kıvılcım noktasıyız biz! Biz ki, onun gizli bir köşesinde tek ve son kıvılcım noktasıyız, onu nasıl yakar, tutuşturur, alevlerle sarabiliriz?

Söylenmesinin üzerinden yaklaşık 40 yıl geçmesine rağmen hararetinden hiç bir şey yitirmeyen bu ateşte pişmiş kelimelerin ışığında tarihe bakacak olursak, o odunların ait olduğu ormanı ve o ormanın hangi baltalarca kesilip odun halinde bir arsa köşesine atıldığını daha iyi anlarız.

Bugün ne mutlu bizlere ki, kıtalara gölge salan ‘Osmanlı ormanı’nın kesilip metruk bir arsaya atılmış son odun yığını içinde hangi bereketli duanın eseri olarak kaldığını bilemediğimiz o son kıvılcımın nasıl bir yangına dönüştüğüne şahit oluyor ve gelecek adına umutlanıyoruz. Lakin o yitirdiğimiz ‘orman’ nasıl bir şeydi, neye benziyordu? Ormanın ruhu üç kıtaya hangi sırlı yollardan dallarını uzatmış, gölgesinde 72 milleti bir insanlık bahçesi içinde hangi iksirle yaşatabilmişti? Osmanlı sevinci bir daha yaşanabilir, bir başka deyişle Osmanlı geri gelebilir miydi?

İşte Mustafa Armağan son kitabı Geri Gel Ey Osmanlı!’da bize yalnız tarih anlatmakla kalmıyor; bir yandan tarihi bugüne doğru çekerken, bugünü de tarihe aşina kılmaya çabalıyor. ‘Osmanlı’ya dönüş’, ona göre Osmanlı’nın tekrar var edilmesi gibi zamanın dışına çıkmayı teklif eden bir çağrı değil; Osmanlı’nın miras bıraktığı ruhla onun yarıda bıraktığı ve ondan sonra üzerimize borç kalan misyonu bugünkü şartlarda devam ettirmeyi kastediyor.

Geri gel ey Osmanlı! Asırların yirmi birincisi senin sesini, duruşunu ve yürüyüşünü bekliyor. Zulüm tarlasına dönen dünyada kurtlara kurtluklarını hatırlatacak ve mazlumların elini tutacak ışık senin yüksek alnında parlıyor çünkü.




Posted in Etiketler: , , , 0 yorum

-
Uzun bir dönem İslam dünyasında Hilafeti temsil eden Osmanlı Devleti ile Hıristiyan Katolik Dünyasının dinî merkezi Vatikan arasında cereyan etmiş ilişkilerin ne surette olduğunu belgelemek, elde edilen bilgiler doğrultusunda yeni bir tarih okumasına yardımcı olabilmek amacıyla hazırlanan bu eser; Osmanlı arşiv belgeleri ışığında Vatikan’ın dinî liderleri Papalar ile, Osmanlı Padişahları arasındaki ikili münasebetleri konu edinmektedir.

Elinizdeki bu kitapla, bugüne kadar ülkemizde belgelere dayalı ve müstakil olarak Osmanlı-Vatikan ilişkilerini irdeleyen bir çalışmanın olmaması ve dolayısıyla eksik bilgilerin yanı sıra, yanlışlarla dolu bir tarih anlayışının yerinin doğru bilgilere bırakılması hedeflenmiştir.



Posted in Etiketler: , , , , , , 0 yorum

-
Bu eser; bugün bile fokur fokur kaynayan bir kazan halindeki Ortadoğu’ nun, Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonraki felakatini ve Filistinli’ nin bu günkü kadersizliğini en açık biçimde ortaya koymaktadır. Son gelişmelerin Türkiye’ mizi de bu kaynayan kazana çekmeye çalışması da cabası.



Posted in Etiketler: , , , , 0 yorum

-
Türk Milleti için “Ordu Millet” denir. Hindistan’ da bilhassa Pakistan ve Müslümanların bulunduğu bölgede konuşulan ve hâlâ çok büyük miktarda Türkçe kelimeler ihtiva eden “Urduca” da, Hindistan’ a İslâm’ ı götüren Türk ordusunun yadigarıdır. Böyle bir medeni faaliyet bilmeyiz başka bir orduya nasip olmuş mudur? Ne var ki tarih boyunca ordu millet münasebeti, fetih günlerinde başka, inkiraz günlerinde b aşka renk almıştır. Büyük tarihçi Yılmaz Öztuna işte bu seyri kıvrak kalemiyle bu eserde irdelemektedir.



Posted in Etiketler: , , , 0 yorum

-
Her taşına Fatih'in cihangirliğinin, Bayezid'in hassas ruhunun, Yavuz'un heybetinin, 4. Murad'ın yiğitliğinin, 3. Selim'in musiki nağmelerinin sindiği Topkapı Sarayı'nı oradaki yaşanmışlıklarla anlatan bir eserin yokluğu hissedilmekteydi. Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın kaleminden çıkan 'Mekanlar ve Olaylarıyla Topkapı Sarayı', bu ihtiyacı karşılayacak ciddi bir kaynak. İlber Ortaylı, kendine has üslubuyla kaleme aldığı kitapta sarayın pek az yerde rastlanan fotoğraflarlarla geçmişini, işlevini önemini ve bölümlerini sade bir dille anlatıyor.



Topkapı Sarayı Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın kaleme aldığı 'Mekanlar ve Olaylarıyla Topkapı Sarayı' adlı kitap, sade ama çarpıcı bir dille okuyuculara, sarayın geçmişini, işlevini, önemini ve bölümlerini anlatıyor.



Posted in Etiketler: , , , 0 yorum

 
Tüm hakları saklıdır 2007. Tarih Kitaplığı - RSS-Özet Akışı